31 Ekim 2018 Çarşamba

CUP

Nefes alamıyorum, buraya nasıl geldim, hatırlamıyorum... Sesler boğuk, sadece kalbimin atışını duyabiliyorum, oysa biraz önce kuşların cıvıltısını dinliyordum. Ayaklarımın altında çıtırdayan sonbahar yapraklarının melodisine ayak uydurup bir ıslık tutturmuştum kuşlara inat. Cıvıltıların yoğunluğundan akşamın olmasına az kaldığını fark ettim... "Geri dönmeliyim" dedim kendime... Ama işte dudaklarımdaki o türkü yok mu, adım adım ilerlememe neden oluyor... Ayakkabılarımın burnuna diktim gözlerimi, bir adım, bir adım daha, çıtır çıtır kırılan kuru yapraklar.. Sonbaharın turuncu ve kırmızıları... Sarılar daha yumuşak, onlar çıtırdamıyor...

Güneş iyice azaldı şimdi, renkler seçilmiyor, kafamı kaldırdım gökyüzüne... Ağaçlar çok yüksek, tepeleri görünmüyor, sadece gökyüzünün açıklığı... Kuşların sesi de kesildi... İlerlemeye devam etmemem lazım aslında...

Bir adım, bir adım daha...
Sonra...
Sonra CUP

24 Ekim 2018 Çarşamba

Bekleyen

Görsel: Andrey Bobir - Annihilation of Sense 

Biliyor musun? Buradayım ben... Sanırım 6 saat olmuştur ya da 6 gün, emin değilim. Buradayım. Sonra fark ettim, gelmedin, otururken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor insan, öylece kalakalıyor sadece, bir iskemle yetiyor ne de olsa oturmak için. Dalmışım ben de...

Neden buraya geldiğimi unuttum önce, sonra yavaş yavaş, bir yüz geldi aklıma, gözler, bir perçem siyah saç, bir el, saçları kulağın arkasına iten, bir kulak, sevimli, biraz büyükçe, saçı taşıyabilecek kadar... Sevimli bir alt dudak, ince narin parmakları elin, burnun üstüne tedirgince dokunan, hafif çilli kalkık bir burun, bilmiş biraz...

Hatırladım, sen... Gelecektin sanki, öyle sanıyorum, 6 hafta olmuş mudur, 6 dakika mı yoksa sadece? Buraya geldim, bu tabureye oturdum, ondan eminim... Gri gözlerin vardı, onu da hatırlıyorum... Etraf biraz sisli bir süredir... Geldin de beni mi göremedin? Erken mi geldim, yoksa kaçırdım mı seni?

Sahi kimdim ben?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...