10 Nisan 2017 Pazartesi

Kabuk

"Kabuklarını iyice ayıkla ama", dedi annem... "Unutma, yumurtanın incecik bir zarı vardır, ağzına geldiğinde o kadar serttir ki, dişin kesmez..." Şu küçücük yumurta bile öyle dirençliydi işte... Soyması zordu... Haşladıktan sonra bile, o kaynar suyun içinde dakikalarca haşladıktan sonra bile öyle kolayca teslim olmuyordu, dağılmıyordu...

Benim kabuklarım da öyle mi acaba? Soydukça altından daha ince, ama daha dayanıklı bir katman çıkıyor? Hayatın içinde bu kadar haşlanmama rağmen, henüz kokusunu duyamadım kahvenin... Kahve dedim, evet... Suyun içinde kaynadıkça kokusunu veren kahve var ya... Ondan olmak istiyor herkes... Benim kokum çıkmıyor, bilemiyorum bu kötü bir şey mi?

Başkaları keyfimi süremiyor demek ki... Kabuklarım batıyor mu ellerine? Ağızlarında sert sert bir hüzün bakiye mi kalıyor? Yine de seviyorlar mı bu tadı? Dikenlikte biten bir tek gül misali, değiyor mu çektiklerine ellerine geçen...

Bi deyiversinler hele...

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...