4 Mayıs 2017 Perşembe

Kadeh

Nişantaşı'nda bir apartman, daracık bir girişten antika bir asansörle çıkılan 4. katta... Hani kapı açıldığında köhnelik çarpan evlerden biri... yaşlanmış, içinde yaşayanlarla ve tüm eşyalarıyla birlikte yaşlanmış bir ev... En son ne zaman yeni bir eşya girmiş içine, o bile unutulmuş... O kadar yaşanmamış ki yakın zamanda, danteller kolalanmış haliyle kaskatı duruyor, bir kısmı da tozdan sertleşmiş oysa... Kola mı kaldı artık, cancazım... Eskidenmiş o sakız gibi yıkanmış örtülerin kolalanıp gerdirerek serildiği zamanlar...

Yaşlı, ama sanki hiç yaşanmamış gibi dedim, dedim ama, o büfe ayrı...  Cam büfenin yanına yaklaştınız mı bambaşka bir hayat görüyorsunuz içinde... İncecik kristalden yanar döner renkli likör kadehleri, eskiden belki siyah-beyaz olan ama artık sarı-kahve genç kız fotoğrafları, gülen yüzler, dans eden bedenler... Başlı başına kendi hayatı var o büfenin resmen... Odadaki yıkanmamış ince belli çay bardaklarına inat, ince Çin porselenleri, bir zamanlar özenle parlatılmış ama artık leke leke çatal-bıçak seti, kristal kadehleri ile bambaşka bir zamana işaret eden bir hayat...

İşte geldik gidiyoruz...

1 yorum:

  1. Işte geldik gidiyoruz cancağizim
    Ne güzel betimlemissin
    Gittim ben o apartmana

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...