25 Haziran 2016 Cumartesi

Sulu

Öyle sulu şakalar yapardı ki, hiç hoşuma gitmezdi... Bütün ciddiyetimle kızardım ona... Sinirlenir, bağırırdım bazen... Yine de neşesini kaçıramazdım... Beni kendi sulu alanına çekmeye çalışmaktan asla vazgeçmedi... Ve inanır mısınız, bir defa bile ne kadar sıkıcı olduğumu hissettirmedi bana, o ciddi olmaya çalışan, sevimsiz halime bakıp bir üf demedi...

Bana göre kendi hayal dünyasında yaşıyordu, gerçek dünyayı asla ciddiye almıyordu. Şaka gibi yaşıyordu hayatı. Ne kadar gamsız, ne kadar vurdum duymazdı... Benim ise hayattan beklentilerim vardı. Çok başarılı, çok zengin, çok sorumluluk sahibi ve daha çok çok bişeyler olacaktım... Böyle bir dünya ciddiyet ister sanıyordum. "Sıkıcı biri nasıl yaratıcı olabilir" diye hiç sormadım kendime. Ben olması gerekendim... O ise kötü örnek...

Yıllar geçti... Sulu şakalar yapan bir insanın iç dünyası nasıldır, hiç merak etmedim... Gerçekten çocuk muydu içi? Hayattan zevk almasını bilen biri miydi yoksa sadece korkularını mı bastırıyordu acaba? Bir süre sonra kestim arkadaşlığımı, çünkü bence o bir baltaya sap olamayacaktı. Benim ise yolum açıktı, çalışkandım, sebatkardım, hevesle saldırıyordum görevlerime, sorumluluk sahibiydim...

Yıllar geçti... Yoruldum, sıkıldım, eğlenmeye zaman ayırmak gerekliymiş, bunu fark ettim... Ne yazık ki, aynı anda eğlenmeyi bilmediğimi de fark ettim... Anladım ki, aslında çok sıkıcı biriyim. Kendimi bile eğlendiremeyen, inatçı, somurtuk, yanındakilerin de neşesini kaçıran biri...

O mu? Tahmin edemediniz mi? 

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...