14 Kasım 2016 Pazartesi

Çöktüm

14 Kasım Dolunay Mandalası
Niyet: Bıkkınlık ve bezginliği atmak
Bittim ben, yıprandım, umudum kırıldı... Ay doğsa haneme umrumda değil... Bir adım daha atacak halim yok... Bittim ben... Bir ses daha duyacak, bir harf daha söyleyecek halim yok... Küllerimden yeniden doğacakmışım, haberim yok... Umrumda olsa bile takatim yok. Bakıyorum kalbime, ne sevgi ne nefret, uyuşmuş, duygudan yoksun, taş da değil, almas da... Sünger olmuş... Emiyor, ne gelirse onu emiyor... Emdikçe ağırlaşıyor. Ağırlaştıkça taşımıyor yükleri, taşıyamıyor, bir çamur, bir balçık, bir ağırlık içinde...
Umutlarım var mı? Belki de var, bir tohum halinde belki de... Yeşermek istiyor, yeşeremiyor, fırsatı yok, nefes alamıyor ki neyi büyütecek içinde? Oksijen lazım önce, güneşi görebilmek lazım... Su lazım, toprak lazım... Ama kimya bu... Hepsinin yeri ve zamanı var... Oranları var... Bir anda hepsini boca ederek olmuyor... Taklit ederek olmuyor yaşamak, rol yaparak olmuyor... Takılıyor, tökezliyor işte insan...

Keşke, çocukluğumdaki gibi olsa... Ayağım takıldığında, yere düştüğümde, dizim kanadığında, yaraya bakıp suya tutup kaldığım yerden devam edebilsem koşmaya... Sadece koşmayı düşünebilsem yeniden... Ayağa kalkıp koşsam, koşsam daha çok, daha hızlı, daha uzağa... Koştukça yenilensem, tazelensem, hiçbir şey görmese gözüm koşmaktan gayrı, nefesim ancak kendime yetse, kimseye nefes olmam gerekmese, tek olsam yine, tek ve hür, hür ve yalnız, yalnız ve tasasız, tasasız ve dinç, dinç ve dirençsiz, dirençsiz ve taze...

Kalabalık, esir, çok, endişeli, yıpranmış, öğrenmiş, aciz ve yılgın olmasam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...