8 Kasım 2016 Salı

Telefon

Bazen diyorum ki, hiç telefon taşımasam yanımda... Eskisi gibi hani... Telefon o kadar nadir çalsa ki, üstüne dantel örtü örtülse salonda, baş köşede... Sözleşsek seninle, Taksim - Sütiş'in önünde, okul çıkışı, saat 3'te gelsen sen, biraz geciksem mesela ben... Merak etsen, saatine baksan beklerken... Kafanda hesap etsen:

- 2'de çıktı okuldan, Beşiktaş'a kadar yürüdü, 15 dakika, 10 dakika da dolmuş beklese, eh, dolmuş da 15 dakika, yok yok, trafik vardır bu saatte, 20 dakika diyelim...
- Gecikti, unuttu mu yoksa?
- Belki bir arkadaşı ile yürümüşlerdir Beşiktaş'a, sallanmışlardır biraz, gelir şimdi...
- Başına bir şey gelmiş olmasın...

O sırada insem dolmuştan... Yüzündeki o endişeyi görsem, sonra gülümsemeyi beni görünce... El sallasam sana, karşıya geçmek için beklerken... Birazdan sarılacağımı bilerek... O mis gibi kokunu içime çekerek, yanağından öpeceğimi bilerek el sallasam...

Diyorum ki, hiç telefonum olmasa, sadece AŞK olsa...

1 yorum:

  1. Telefon resmi, telefonun süslemeleri beni benden aldı desem.
    Bende özlüyorum bazen cep telefonu olmayan zamanları, saki dinazorlar zamanından söz ediyormuşuz gibi geliyor. O kadaar eski.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...