Evren’im, güzel yavrum
benim,
Nasıl da istenen bir
bebektin sen, çevremizde şahit olduğumuz pek çok kaza bebekten çok farklıydın.
Aylar önce, seni istediğime karar verdiğimde sana hamile olarak görmüştüm kendimi rüyamda; karnımı okşamıştım
daha o zamandan, sevecenlikle, gülümsemiştim. Baban da seni istediğine karar
verdiğinde, bir yavru kuş olup geldin bu sefer rüyama. Kumru Hanım’la Kumru Bey ’in yuvasını
şenlendirdin gelişinle...
Evren’im, güzel çocuğum,
Çok hastaydım, senin
varlığını öğrendiğim gün. Doktorun verdiği ilaçları içemedim, sana zarar
vermekten korktum, gidip test yaptırdım, “gerçekten var mısın?” diye. Evet,
vardın. 1 mm
bile olmasa da boyun, gelmiştin artık, vücuduma misafirdin. Çok sevindim, ama
uzun bir yol vardı daha önümüzde seninle karşılaşmamıza kadar. Büyümeni
izlemeye, beklemeye başladım. Sen artık benim ufacık dünyamdın, evrenimdin.
Seninle yatar, seninle kalkar olmuştum. Varlığını da iyice hissettirdin hani,
bulantılar, baş dönmeleri ile.
Evrenim, bebeğim,
O anlardan itibaren sana
yazmak istedim, ama çok fazla da bağlanmak istemedim sana. Hep derlerdi, ilk 3
ay çok riskli diye. Kimselere söyleyemedim bir süre geldiğini. Herşeyi, herşeyi
öğrenmek istedim seninle ilgili. Bol bol okudum, 7 haftalık, 8 haftalık, 9
haftalık neye benzermiş bebekler, annelerine neler yaparlarmış diye. Sen de
varlığını daha fazla belli etmeye başladın bu arada karnımda, elbiselerim dar
geldi, seni sıkmak istemedim, daha geniş giyindim. Artık saklayamadım seni.
Doktora gittik, minicik
kalbin bir toplu iğne başı gibi atıyordu. “Aslan oğlum” dedim, “mahçup etmedin,
merakta bırakmadın bizi”. Ne güzel gelişiyordun. “Oğlum” dedim, çünkü
biliyordum erkek olduğunu, sen söylemiştin bir gece.
Rüyalarıma gelmeye devam
ettin. Annelik hırkasını giydirdin bir gece üzerime. Ve bir gece adını
fısıldadın kulağıma “Evren” diye. Zaten evrenimdir, Evren’im oldun.
Peki sonra ne oldu,
anlamadım. Hep yemek yemeye başladım geceleri. Bana birşey demek istiyordun,
anlamıyordum. Hergün gündüzleri yiyemediklerimi geceleri yiyordum, ama ne demek
istedin, hep sordum, anlamadım bir türlü. Anlasaydım ne olacaktı, elimden gelen
birşey var mıydı? YOKTU.
Hafta 11, bulantılar
kesiliverdi. İlk 3 ayın sıkıntılarını atlattık herhalde diye sevindik. Bağımızı
kuvvetlendirebileceğimiz ikinci döneme adım atıyorduk seninle.
Evren’im, ilk göz ağrım,
Seni biz çok istedik, ama
bize gelmeyi sen seçtin, zamanını sen seçtin. Adını sen fısıldadın kulağıma.
Sonra ne oldu bebeğim? Neden gelmekten vazgeçtin annenin yanına? Aniden neden
bırakıverdin bizi?
Doktora gittik yeniden,
“gelişmemiş bu bebek,” dedi doktorum “beslenememiş”. O minik kalbin atmıyordu
artık. “Olur böyle şeyler” dedi doktor. Çok sık görülen bir durum, biliyorum,
çok okudum bebekler hakkında. “Üzülme sakın” dedi, “yine olur.” Kaskatı kaldım
orada, ne yapacağımı bilemedim. Bu bir kitap değildi ki, benim evrenimdi.
Kapıdan çıkınca babanı aradım, haber vermek için, ama konuşamadım. Yaşlar
boşanıverdi gözlerimden, boğazıma düğümlendi kelimeler, “Evren’imiz gitmiş”
diyemedim, ağladım sadece, “Gel” diyebildim birtek. Günlerce ağladım, ağladım,
ağladım.
Ah, sen, ne kadar istenen
bir bebektin. Seni kucağıma alacağım anın hayalleri süslüyordu evrenimi. Ama
gelmemeyi seçtin. Bir bildiğin vardır herhalde, KOSKOCA bebeksin.
Evren’im, oğlum benim,
Çok şeyler söylediler
ardından beni teselli etmek için, pek çoğu bir nesne gibi bahsetti senden.
“Yenisini yaparsınız” dediler genellikle. Anlayamadılar benimle konuştuğunu,
senin bir ruhun olduğunu anlayamadılar. Senin benim ilk çocuğum olduğunu ve hep
öyle kalacağını anlayamadılar. Başka çocuklarım olacaktır elbet, ama bu senin
VAROLMADIĞIN anlamına gelmez ki.
Çok ağladım senin
arkandan, ama “Bundan da öğreneceğimiz birşey vardır” demeyi de bildim. Yasını
tuttum, ama bilgeliğinden de yararlandım. Demek bize birşey öğretmek istedin.
Sen bizden daha iyi bilirsin, KOSKOCA bir ruhsun sen.
Evren’im, biricik yavrum,
Sana çok teşekkür
ediyorum, burada bizimle olduğun kısa süre için sana çok teşekkür ediyorum.
Benimle konuştuğun, varlığını hissettirdiğin için sana çok teşekkür ediyorum.
Bilgeliğini bizimle paylaştığın için sana teşekkür ediyorum. Evrenime katkıda
bulunduğun, beni olgunlaştırdığın, bana sabretmeyi öğrettiğin için sana
teşekkür ediyorum.
Evren’im, bir tanem,
SENİ SEVİYORUM.
İzmir,
6 Nisan 2005
Bu mektup İmza: Ben isimli kitapta yayınlanmıştır.