14 Eylül 2015 Pazartesi

Erguvan

"Bir erguvanlar vardı, pembe mi desem, deli mi desem" demiş ya Necati Cumalı... İşte onun gibiyim bu sabah... Erguvan gibi neşelenmek istiyorum... Olduğum yerde durup hayatı olduğu gibi kabullenmek istiyorum. Rüzgara, yağmura eyvallah demek istiyorum... Güneş içimi ısıtırken mutlu olduğum kadar, çiçeklerimi kuruturken de isyan etmemek istiyorum... Hayat, akıyor, akıp gidiyor da gözlerimizin önünde öylece durmak bile bir suç olup oturuyor yüreğimize... Sevmek güzel de yok olup gitmek kaygısı yok mu, orada düğümleniyor boğazım... Hele bir şey yapamadan yok olup gitmek, bir iz bile bırakmadan... Bir erguvan çiçeği kadar gelip geçici olduğunu bilerek, ancak erguvan ağacı gibi sarılamadan dünyaya, köklerini uzatamadan... Sadece olduğum gibi olarak, hayata bir mana kattığıma inanamıyorum ya, işte orada kopuyor yalnızlığın acısı.

Sanki öylece duruvermek yetmezmiş gibi geliyor... Kolay mı oysa öylece duruvermek... Bunca acıya rağmen, kıpırdamadan, yılmadan, yıkılmadan...

Oysa erguvan ağacı duruyor işte orada... Yaprağı ile hayat, çiçeği ile neşe, kökü ile dayanma gücü verdiğini bilmeden... Yine de ne bir kaydı ne bir endişe üretmeden...
Bir ağaç gibi duruyor işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...